Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.
Küresel ekonomik görünüme değinen Şimşek, gelecek dönemde küresel büyüme, ticaret ve finansal koşulların Türkiye için daha destekleyici olmasının beklendiğini söyledi.
Uyguladıkları programla dış kırılganlıkların azaltılması ve makro finansal istikrarın güçlendirilmesinde önemli mesafe katettiklerinin altını çizen Şimşek, "Aldığımız tedbirlerle, yıllık cari işlemler açığını eylülde 9,7 milyar dolara ve milli gelire oranını yüzde 0,8'e düşürdük. Bu gelişmede, ağırlıklı olarak para politikasının etkisiyle normalleşen altın ithalatı, enerji fiyatlarındaki gerileme, mal ve hizmet gelirlerindeki artış ve iç talepteki yavaşlama etkili oldu. Program döneminde, ilave rezerv birikimini sağlamak ve dış borç sürdürülebilirliğini güçlendirmek için cari açığın milli gelire oranını yüzde 2'nin altında tutmayı hedefliyoruz. Politikalarımızı bu doğrultuda oluşturuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"DIŞ FİNANSMANA ERİŞİM İYİLEŞTİ"
Bakan Şimşek, dış finansmana erişimin iyileştiğini dile getirerek, "Türk lirasına talep artıyor, rezervler ve makro finansal istikrar güçleniyor. Cari açıktaki düşüş, dış finansmana erişimin iyileşmesi ve Türk lirasına artan güven sonucunda, önemli ölçüde rezerv birikimi sağladık." diye konuştu.
Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğinin eşik seviyeye ulaştığını belirten Şimşek, 2023 yılı Mayıs ayına göre brüt rezervlerin 59 milyar dolar, swap hariç net rezervlerinse 106 milyar dolar arttığını söyledi. Bu artışın yaklaşık yüzde 75'inin yurt içi portföy tercihlerinden kaynaklandığına işaret eden Şimşek, şöyle devam etti:
"Yabancı para mevduatların toplam içindeki payı, 2023 yılı Mayıs ayında yüzde 63,7'den yüzde 43,8'e geriledi. Makro finansal istikrarı pekiştirmek ve dezenflasyon sürecini hızlandırmak için Kur Korumalı Mevduattan (KKM) çıkıyoruz. Rezerv birikiminin diğer kaynağı ise dış finansmana erişimdeki artıştır. 2023'ün ilk 5 ayında dış borç çevirme oranı reel sektörde yüzde 73, bankacılık sektöründe yüzde 97 iken; son 6 ayda bu oranlar sırasıyla yüzde 130'a ve yüzde 154'e yükseldi. Dış finansman maliyeti program sayesinde oldukça azaldı. ABD Hazinesi benzer vadeli tahvil getirisi üzerine ilave prim farkı, yani spread, gelişmekte olan ülkelerde 2023 yılı Mayıs ayına göre 66 baz puan, ülkemizde ise 434 puan geriledi."
"RİSK PRİMİ 260 PUANIN ALTINA GERİLEDİ"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, makro finansal istikrarın güçlenmesiyle ülkenin risk priminin düştüğünü, kredi notunun arttığını dile getirerek, 2023 yılı Mayıs ayında 700 baz puana yükselen risk priminin 260 puanın altına gerilediğini kaydetti. Türkiye'nin risk primindeki iyileşmeyle gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrıştığını vurgulayan Şimşek, "Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama risk primindeki düşüş 47 baz puanken, ülke risk primimiz 445 puan azaldı. 2024'te üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu iki kademe artırılan tek ülkeyiz." ifadelerini kullandı.
"Yüksek enflasyon, karşı karşıya olduğumuz en önemli makro dengesizliktir." diyen Şimşek, uyguladıkları programın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu, bunun da uzun soluklu çaba gerektirdiğini söyledi.
Bu nedenle programın ilk yılını dezenflasyona geçiş dönemi olarak planladıklarını, yüksek enflasyonun öngördükleri gibi mayısta zirveye ulaştığını anlatan Şimşek, şunları kaydetti:
"Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor. Son 5 ayda yıllık enflasyon 26,9 puan azalarak yüzde 48,6'ya geriledi. Para politikasına hassasiyeti yüksek olan temel mallarda enflasyon düşüşü daha belirginken, dünyada olduğu gibi bizde de hizmetlerde atalet yüksek seyrediyor. Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubundaki yıllık artışlar ve kiralardaki yüzde 25'lik tavan uygulamasının kalkması enflasyondaki düşüşü sınırladı. Enflasyondaki katılıkların giderilmesi zamana yayılsa da ekim ayında tüm kesimler için 12 ay sonrası enflasyon beklentilerinin son 2,5 yılın en düşük seviyesine gerilemesi bu konudaki olumlu gidişata işaret ediyor."
Şimşek, gelecek dönemde dezenflasyonda 3 temel hususun belirleyici olmasını beklediklerine işaret ederek, bunları; para politikasının enflasyona gecikmeli etkisinin zamanla daha net görülmesi, 2025'te bütçe açığının milli gelire oranının azalmasının negatif mali etki yaratması ile bütçe imkanlarının elverdiği ölçüde yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefiyle uyumlu olması olarak sıraladı.
"DEZENFLASYON SÜRECİNDE BÜYÜME ILIMLI VE DAHA DENGELİ SEYREDİYOR"
Bakan Şimşek, dezenflasyon sürecinde büyümenin ılımlı ve daha dengeli seyrettiğini belirterek, 2023'te yüzde 5,1 olan büyümenin, makro finansal istikrarı güçlendirmeye yönelik atılan adımların etkisiyle bu yıl yüzde 3,5 olmasını beklediklerini söyledi. Büyümedeki dengelenmenin öngörüleri doğrultusunda devam ettiğini ifade eden Şimşek, jeopolitik gelişmelerin ve en büyük ticaret ortağı Almanya'daki zayıf talebin 2024'te ihracatın büyümeye katkısını sınırladığını dile getirdi.
Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enflasyondaki düşüş ve destekleyici küresel koşullarla birlikte gelecek yılın ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitede göreli bir toparlanma öngörüyoruz. Sürdürülebilir yüksek büyüme, programımızın temel amacı olan fiyat istikrarı ile mümkündür. Dezenflasyon sürecinde büyüme kısa vadede geçici olarak yavaşlayabilir ancak ülkemizin geçmiş dönem tecrübeleri, büyüme ve dezenflasyon arasında orta vadede ters yönlü bir ilişki bulunmadığını göstermektedir. Fiyat istikrarı, sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşuludur."
Uygulamakta oldukları programın kazanımlarını kalıcı hale getirmenin, ancak yapısal reformlarla mümkün olduğuna işaret eden Şimşek, Orta Vadeli Program'ın yapısal reformlara ilişkin detaylı yol haritası içerdiğini kaydetti.
"MALİ DİSİPLİNİ GÜÇLENDİRDİK"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, aynı zamanda gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de desteklediklerini anlatarak, mali disiplini güçlendirdiklerini belirtti. 2023'te aldıkları tedbirlerle bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 5,2 ile sınırladıklarına işaret eden Şimşek, bu sene yüzde 4,9'a gerilemesi öngörülen bu oranı, 2025'te yüzde 3,1'e indirmeyi hedeflediklerini vurguladı. Şimşek, böylece negatif mali etki üzerinden dezenflasyonu destekleyeceklerini dile getirdi.
Bütçe giderlerinin milli gelire oranını, ağırlıklı olarak deprem harcamalarındaki düşüş kaynaklı, 1,5 puan azaltacaklarına işaret eden Şimşek, bu sene olduğu gibi deprem dışındaki alanlarda harcama disiplininin devam edeceğini söyledi.
Şimşek, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni uygulamaya aldıklarını da anımsatarak, "Muhasebat Genel Müdürlüğümüz tasarruf tedbirleri kapsamında bakanlıklar, valilikler, üniversiteler, belediyeler ile diğer kurumlar olmak üzere 145 kamu kurum ve kuruluşunda denetim yaptı. Kanun gereği denetim raporlarını Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kamu idareleriyle paylaşacağız. Genelge sonrası dönemde hizmet alımı suretiyle kullanılan taşıtlardan, sözleşmesi sona erenleri yüzde 15 oranında azalttık." diye konuştu.