Turkuvaz Medya'nın ev sahipliğinde yapılan ve Türkiye'nin finans dünyasına yön veren Para Sohbetleri'nin on ikincisi, 4. Finansın Geleceği Zirvesi kapsamında gerçekleşti.
A Para Yayın Koordinatörü Özlem Doğaner, "A Para 6 yıl önce kuruluğunda bir medya kuruluşu olarak kamuoyunun aydınlatılması için neler yapabiliriz diye düşündük. Bu amaçla kamuyu yönetenlerin anlattıklarını, muhataplarına anlatabilmeleri için böyle bir program oluşturduk. Turkuvaz Medya çatısı altında büyümekte olan iki markamız olan Finansın Geleceği Zirvesi ve Para Sohbetleri'nin geldiği noktadan çok mutluyuz" dedi.
"TÜRKİYE'NİN STRATEJİK ÖNEMİ 2025 YILINDA DAHA DA ARTACAK"
2025 yılında küresel ekonomide Türkiye'yi ilgilendiren konulara değinen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Birincisi ana ticaret ortaklarımız; yani Avrupa Birliği, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya bu bölgelerde ekonomi canlanacak. İkinci olarak küresel dezenflasyon, yani dünyada enflasyon düşüyor ve dolayısıyla küresel finansal koşullar daha destekleyici hale geliyor. Bu da Türkiye açısından oldukça olumlu. Emtia fiyatlarında herhangi bir artış öngörülmüyor. Son olarak ciddi jeopolitik gelişmeler var. Aslında ticarette parçalanma riskleri var. Fakat Türkiye'nin artan bir stratejik öneminin ön plana çıktığı muhtemelen bir yıla girmek üzereyiz. Yani Türkiye'nin zaten stratejik önemini biliyoruz ama dünyada da daha çok takdir edilecek. Sadece güneyimizdeki gelişmelerle ilişkili olmayacak bu durum" dedi.
Küresel ticarette 2023'e göre bir toparlanma olduğuna dikkat çeken Şimşek; "Belirsizlikler var ama öngörüler bu yönde. Türkiye'de de enflasyon düşüyor ve bu da tabii ki küresel finansal koşulları iyileştiriyor. Bu açıdan da yine programı destekleyici bir durumda. Emtia fiyatları ılımlı seyrediyor ve 2025 de böyle olacağına ilişkin beklentiler var. Jeopolitik gerginlik var ama finansal piyasalarda strese yol açmıyor. Uzun vadede ise küresel ekonomiyi bekleyen ciddi yapısal konular var. Bunlara kolaycı çözümler yok. Ama asla kötümser olmayın. Küresel büyüme küresel finansal kriz öncesi güçlüydü. Küresel finansal kriz sonrası düşük bir patikaya oturdu. Muhtemelen bu düşük büyümeden zor çıkarız. Neden? Çünkü küresel ticaret, küresel büyümenin önemli motorlarından bir tanesidir" dedi.
"TÜRKİYE, TOPLAM BORÇLULUKTA VEYA KAMU BORÇLULUĞUNDA MİLLİ GELİRE ORAN OLARAK DÜNYANIN EN İYİ ÜLKELERİ ARASINDA"
Dünyada ciddi bir borçluluk olduğuna dikkat çeken Mehmet Şimşek, milli gelire oran olarak küresel borç oranının yüzde 300'lerin üzerinde olduğunu belirterek, "Faiz düşükken borç çok belki önemli bir sorun değil. Ama uzun vadeli faizler yüksek seyrederken o zaman soruna dönüşebiliyor. Birçok ülkede bu sorun var" dedi.
Şimşek sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye toplam borçlulukta veya kamu borçluluğunda milli gelire oran olarak dünyanın en iyi ülkeleri arasında. Gelişmekte olan ülkelerde ortalama toplam borcun milli gelire oranı yani hane halkının devletin reel sektörün, finans sektörünün borcunu, milli gelire oranı Türkiye'de yüzde 95 iken diğer ülkelerde ortalama yüzde 245. Mesela Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 26 iken bize benzer ülkelerde yüzde 70 civarı. Bu açıdan Türkiye oldukça avantajlı. Ticarette korumacılık artsa bile Türkiye Avrupa Birliği ile ve diğer 27 ilave ülkeyle yani toplamda 54 ülkeyle kural bazlı yani kurala dayalı serbest ticaret anlaşmaları çerçevesinde ticaret yaptığı için bizim ihracatımızın yüzde 162'si bizim serbest ticaret anlaşmaları olan ülkelere, bu da aslında bizi bir miktar korunaklı hale getiriyor" dedi.
"DOĞURGANLIĞIN YENİDEN ARTMASI İÇİN TEDBİR ALACAĞIZ"
Dünyada yaşanan yapısal sorunlara dikkat çeken Şimşek, bunlardan birinin de yaşlanan dünya nüfusu olduğuna dikkat çekti. Türkiye'de dramatik şekilde düşen doğurganlık oranı yönelik tedbirler alınacağını söyledi. Buna rağmen, çalışma çağındaki nüfus itibariyle Türkiye kendisine benzer ülkelere göre yani orta üst gelir grubu ülkelere göre hala çalışma çağındaki nüfusun arttığı bir ülke olduğunu ifade etti.
Kadınlar arasında iş gücüne katılım oranının düşük olması nedeniyle, OECD ortalamasına çıkmak için de reform yapılacağını, tüm bu tabloya rağmen, Türkiye'nin demografik avantajının devam ettiğini vurguladı.
"Yapay Zeka hazırlık endeksine göre Türkiye'nin gelişmekte olan ülkelere göre daha iyi bir konumda olduğumuzu belirten Şimşek, iklim değişikliği konusuna da değindi. "Biz Türkiye olarak yeşil dönüşümü önceliklendirdik" diyen Mehmet Şimşek, "Özellikle kuraklığa karşı sulama projelerini önceliklendirdik. Özellikle doğal afetlere karşı dayanıklı şehirlerin inşasını önceliklendirdik dolayısıyla bu konuda hazırlık çok önemli" dedi.
"DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ TRENDLER TÜRKİYE'NİN LEHİNE"
Kısa vadeli dünya ekonomisinin görünümüne bakıldığında, Türkiye'nin lehine trendler içerdiğin belirten Şimşek, "Uzun vadeli trendlere bakarsanız sorunlar var, yapısal sorunlar var ama Türkiye'nin avantajları var. Dolayısıyla kötümser olmanız için hiçbir sebep yok" dedi.
"DÜNYANIN MERKEZİYİZ"
İhracatımızın yüzde 62'sinin serbest ticaret anlaşmaları olan ülkelere, 30 trilyon dolarlık küresel hasılaya eriştiğimizi belirten Bakan Şimşek, "Biz aslında dünyanın merkeziyiz bir anlamda. Dikkat ederseniz bölgesel entegrasyon çok ön plan çıkacak. Bu kırılmalar nedeniyle Türkiye o açıdan ciddi avantajlı. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yeni bir kalkınma yolu projesi var biliyorsunuz. Bütün bunlar bölgesel entegrasyona yönelik önemli adımlar" dedi.
"PROGRAMIMIZIN TEK HEDEFİ SÜRDÜRÜLEBİLİR YÜKSEK BÜYÜME"
Uygulanmakta olan politikalarla ilgili açıklamalarda bulunan Mehmet Şimşek, "Biliyorsunuz yaklaşık bir buçuk yıldır fiilen uyguladığımız bir orta vadeli program var.
Bu programın tek bir hedefi var: Sürdürülebilir yüksek büyüme ve bunun daha adil bir şekilde dağılımı. Peki bunu nasıl başaracağız? Enflasyonu düşürerek, fiyat istikrarı sağlayarak, mali disiplini sağlayarak, sürdürülebilir cari açığı yakalayarak. Çünkü makro finansal istikrarın tesis edilmesi gerekiyor. Esas olarak yapısal dönüşümle rekabet gücünü ve verimliliği artırarak" dedi.
"KIRILGANLIKLARI AZALTTIK, FİNANSAL İSTİKRARI TESİS ETTİK"
Programın kat ettiği mesafeye de değinen Şimşek, "Bu program sayesinde Türkiye'de kırılganlıkları azalttık, makro finansal istikrarı tesis ettik. Daha gideceğimiz yol var ama bu önemliydi. Yani ödemeler dengesi risklerini, enflasyonun kontrolden çıkma risklerini, bunların hepsini daha yönetilebilir bir noktada tuttuk. Bütçe disiplinini, deprem yaralarını sararken tesis ettik. Bugünkü fiyatlarla iki yıllık deprem için bütçeden tahakkuk eden miktar 2.6 trilyon lira. Neredeyse 75 milyar dolar. Dünyanın en güçlü ülkeleri bile bu türden büyük bir doğal afet karşısında bayağı etkilenir. Biz etkilendik ama ona rağmen şu an bütçe disiplinini 2025 itibariyle tesis etmiş olacağız" dedi.
"SON 1 YILDA 1 MİLYON İSTİHDAM SAĞLADIK"
Reel ekonomi imalat sanayinde de geçici bir daralmayla karşı karşıya olunduğunu belirten Şimşek, bunun sınırlı bir daralmayla olduğunu vurguladı. Toparlanma işaretlerine dikkat çeken Şimşek, "Ama ekonominin geneline baktığınız zaman şunun altını çizmek istiyorum. 1 milyondan fazla vatandaşımıza son bir yılda istihdam imkanı sundu. 2025'te en büyük önceliğimiz tabii ki dezenflasyon. Ve onunla birlikte yapısal dönüşümün hızlandırılması" dedi.
Şimşek, istihdamı desteklemek için asgari ücret istinası nedeniyle 853 milyar TL vergiden vazgeçtiklerini belirtti.
"CARİ AÇIĞIN MİLLİ GELİRE ORANI YÜZDE 1'İN ALTINA İNECEK"
Türkiye'de cari açık milli gelirin yüzde 1'inin altına ineceğini belirten Şimşek sözlerine şöyle devam etti: "Biz milli gelirin yüzde 2-2,5'una kadar sürdürülebilir görüyoruz. Dolayısıyla aslında güneyimizdeki bu kriz olmasa muhtemelen bu seneyi 0 açıkla kapatırdık. Bunda altına ilişkin aldığımız tedbirler ve enerji fiyatları etkili oldu.
Diyorlar ki "ekonomi yavaşladığı için", tabii ki bunun da etkisi var ama ihracatta bir gerileme yok, hizmet ihracatında bir gerileme yok, esas olarak ithalatta daralma var. Türkiye'de cari açıK milli gelire oran olarak bu sene muhtemelen yüzde 0.7 civarında olacak. Bu oldukça önemli bir kazanım. Çünkü bu makro finansal istikrar açısından çok önemlidir" dedi.
Rezerv konusuna da değinen Şimşek, Brezilya'nın etkisiyle son haftalarda, bütün dünyada olduğu gibi bir miktar gelişmekte olan ülkelerde tedirginlik olsa da, Türkiye'de rezerv, bir endişe kaynağı olmaktan çıkartılarak, uluslararası tanımlara göre rezerv yeterliliğinin sağlandığını belirtti.
"KKM'DEN ÇIKIŞ SÜRÜYOR, TL'YE GÜVEN ARTTI"
Bakan Şimşek, başka bir tartışma konusu olan KKM'den çıkışlarla ilgilide bilgi verdi: "Burada da önemli ölçüde çıkış başarılı bir şekilde yapıldı" diyen Şimşek sözlerine şöyle devam etti: "Geçen sene ağustos ayında 144 milyar dolara çıkan KKM'nin şu an 30-35 milyar dolar aralığında. Dolayısıyla önemli ölçüde de bunun bir endişe kaynağı olmaktan çıkarttık. Türk lirasına güven arttı. Bakın Türk lirasının toplam mevduat içerisindeki payı yüzde 32 civarından yüzde 58'in üzerine çıktı" dedi.
"TÜRKİYE'NİN RİSK PRİMİ KENDİSİNE BENZER ÜLKELERE GÖRE ON KATTAN FAZLA DÜŞTÜ"
Ülkemizin risk primi 260 baz puana kadar düştüğüne dikkat çeken Şimşek programa devam ederek bu oranın 200'ün altına düşürüleceğini belirtti. Finansman maliyetlerinde belirleyici olduğu için risk priminin son derece önemli olduğunu belirten Şimşek, "Diyebilirsiniz ki bütün dünyada CDS'ler düştü. Bakın gelişmekte olan ülkelerde 36 puan düşmüş. Bizde 443 puan düştü. Hatırlarsanız geçen sene bu vakitlerde ya program yok ki diyorlardı, ortada program yok ki diyorlardı. Sonra program olduğu ortaya çıktı. Dediler ki, bu program yani küresel olsun, içeride olsun, bu programa ilgi olmaz. Buraya kaynak gelmez dediler. Kaynak geldi. Şimdi argüman; bu kaynak sıcak para. Öyle değil aslında. Kaynağın üçte ikisi yurt içi portföy tercihlerinden cari açığın düşmesi gibi faktörlerin etkisiyle oluşmuş. Yani dolayısıyla aslında ortada bir program, başarılı bir program olmasa neden Türkiye'nin risk primi kendisine benzer ülkelere göre on kattan fazla düşsün ki" dedi.
Reyting kuruluşları tarafından açıklanan not artışlarıyla ilgili olarak Mehmet Şimşek şunları söyledi: "Niçin reyting artırdıklarını söylüyorlar? Burada bazılarının iddia ettiği gibi -mecliste de söylediler- sıcak para ekosistemi falan dediler. Öyle bir şey yok. Raporda çok rahat bir şekilde, cari açıktaki daralmadan bahsediyor, bütçe disiplinin tesis edilmesinden bahsediyor, yapısal dönüşüme ilişkin programdan bahsediyor. Bütün bunlardan bahsediyor. Dezenflasyon sürecinden bahsediyor. Dolayısıyla şunun da altını çizeyim. Çok nadirdir. Üç ayrı reyting kuruluşu tarafından bir yılda ikişer kademe notun artması çok nadirdir ve 2024 yılında dünyada tek ülkeyiz. Dolayısıyla bütün bunlar aslında programın bir fark yarattığını ortaya koyuyor"
"TÜRKİYE AÇISINDAN EN KRİTİK ALAN YAPISAL DÖNÜŞÜM"
Mehmet Şimşek, yapısal dönüşümün Türkiye için önemine de değinerek, yeni teşvik politikası yeşil ve dijital dönüşüm gibi unsurları içeren aktif sanayi politikası çalışmalarımız devam ediyor" dedi.
"EN ZORLU DÖNEM GERİDE KALDI"
Küresel savunma harcamalarındaki artışa da dikkat çeken Şimşek, "2000 yılında 1.2 trilyon dolar olan küresel savunma harcamaları, 2024'te 2.4 trilyon dolar oldu. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde savunma sanayimizi geliştirdik. İhracat bu sene 7 milyar dolara çıkabilir. Geçen sene 5.5 milyar dolar ihracatla dünyada 11.sıradaydık. İlk 10'a doğru giderken, önümüzde çok büyük fırsatlar var" dedi.
Altyapıda tek önceliğin OSB'leri limanlara bağlayacak demiryollarına yatırım olacağına belirten Şimşek, bir diğer öncelikli alanında yenilebilir enerji olduğunu söyleyerek, yüzde 48 yenilebilir enerjide Avrupa'nın en iyileri arasında olduğumuzu söyledi.
"İNŞAAT SEKTÖRÜ KAYGILANMASIN"
İnşaat sektöründe küresel bir oyuncu olma hedefinden bahseden Şimşek, "Gerek Türkiye'de gerek dünyada bir sürü fırsat çıkacak. Dünya genelinde ilk 250 firmanın 43'ü Türkiye'de. Türkiye'nin önünde 81 şirket ile Çin yer alıyor.
Turizmde turist sayısında ilk 5 gelir sayısında ilk 7'de; oyun sektöründe Londra'dan sonra Avrupa'daki en güçlü 2. Büyük ekosisteme sahip olduğumuzu, TV dizisi ihracatında dünyada ilk 3'te yer aldığımızı belirterek en zorlu dönem geride kaldı" dedi.
TURKUVAZ MEDYA MARKA VE PAZARLAMA GRUP BAŞKANI SİNAN KÖKSAL: GÜÇLÜ BİR FİNANSAL ALTYAPI REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRACAKTIR
Zirvenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Turkuvaz Medya Marka ve Pazarlama Grup Başkanı Sinan Köksal, tüm dünyada ekonominin dinamosu olarak görülen finans sektörü için düzenlenen bu özel zirvenin; büyüyen, gelişen Türkiye'nin ekonomisine sağlayacağı katkıdan duyduğu mutluluğu dile getirerek, "Güçlü bir finansal altyapı, sadece ekonomik kalkınmanın temel taşı olmakla kalmayıp aynı zamanda yenilikçi girişimlerin desteklenmesine, istihdam yaratılmasına ve uluslararası arenada rekabet gücümüzün artırılmasına olanak sağlamaktadır. İnanıyorum ki bu zirve, finansın geleceğine dair vizyonumuzu paylaşmak ve ortak akıl üretmek adına hepimiz için değerli bir fırsat olacak" dedi.
PARA SOHBETLERİ'NİN ÖNEMİ
Katılımcılara finans dünyasının geleceğine dair güçlü bir perspektif sunan Para Sohbetleri, Türkiye ekonomisinin güçlü yönlerini ve geliştirilmesi gereken alanlarını masaya yatırdı. Kamu ve özel sektör liderlerinin bir araya geldiği oturumlar, ortak vizyon geliştirilmesi adına önemli bir zemin oluşturdu.
GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
Finansın geleceğine yön verecek olan "4. Finansın Geleceği Zirvesi & Para Sohbetleri", Borsa İstanbul, Emlak Katılım, Halkbank, Koza Altın İşletmeleri, RHG Enertürk Enerji, Sipay, THY, Türk Telekom, Vakıf Yatırım, Yıldız Holding, Ziraat Bankası ana sponsorluğunda ve Kuzu Grup co-sponsorluğunda gerçekleşirken, destek sponsorları Artaş Holding, Cengiz Holding, ColendiBank, Damat Tween, Finansal Kurumlar Birliği, Limak Holding, Misyon Yatırım Bankası, Papara, Philip Capital, Rixos Hotels, Torkam Holding, Mina Galvaniz oldu.